17 Kasım 2024 Pazar

Kemal Tahir-Yorgun Savaşçı

 


Herkese merhaba 😃🌞☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Çok çok beğendiğim;anlatımını,akıcılığını ve dilini beğendiğim bir kitap. Yalın bir anlatımı vardı. Sıkıcı değil,akıcı ve döneme ışık tutan bir kitap. Okuması gereken kitaplardan biri bence. Her ne kadar grip olsam da,uykusuz kalmama neden olan gribim işe yarayak güzel bir kitapla güzel bir gece geçirdim. Kitabımıza gelince; Filistin Cephesindeki arkadaşları tarafından Cehennem Topçu lakabıyla bilinen Yüzbaşı Cemil, mağlupluğun ezilmişliğiyle İstanbul’a dönüp teyzesi Selime Hanımın yanına yerleşir.Zamanla eşi Balkan Savaşında şehit olan teyze kızı Neriman’la aralarında bir aşk ilişkisi olur ki bu durum dönemine göre gayet normal değil mi?Ancak bu ilişki, Cemil’in bir süredir dinlenmekle de bir türlü geçmeyen yorgunluğuna neden olan vatanının içinde bulunduğu durum karşısında bir şey yapmamasına hayıflanması ile vazifeşinas kişiliğiyle uyuşmadığından evlilikle ve bir oğlan çocuğuna rağmen hep ikinci planda kalıyor.Burada ona o kadar üzüldüm ki bağrıma basmak istedim ama gurur da duydum. Cemil, General Von Kres’in hediye ettiği dürbünle Ermeni tehcirinden sorumlu tutulan Doktor Reşit Beyin yakalanmamak adına intihar etmesini görmesinin ardından 1906’da kendisini İttihatçıların arasına katan arkadaşı Patriyot Ömer’i saklandığı evden kaçırmak görevini alırken, Neriman’dan da yardım alır. Neriman’ın son anda korkuya kapılarak Cemil’in adını zikretmesi ile Cemil, Jurnalci Hacı Bakkalı darp eder ve hakkında yakalanma kararı çıkarılırınca Doktor Münir Beyin evine giderek saklanır.Doktorun evine yapılan baskından son dakika kurtulan Cemil, Rumlara karşı Ayasofya’yı korumakla görevli arkadaşı Teğmen Recep’in yanına kaçar ve Recep'in yardımıyla Yüzbaşı Tosun kimliğinde Subay Sığınma Evine sığınır. Burada vakit öldürürken Yarbay Naci Beyden edindiği raporlar ve duydukları neticesinde Millî Mücadeleye fiilen katılması gerektiğini fark ederek harekete geçer. Bandırma’ya giderek 17. Kolordu Komutan Vekili Bekir Sami’yle birlikte direnişin belkemiğini,omurgasını oluşturur. Bu esnada Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıkmış ve Anadolu’yu harekete geçirmeyi başarır. Buna karşın İstanbul Hükümeti tarafından bu direnişin son bulması talimatı gelir ama Bekir Sami bu talimatı dinlemez fakat işleri çok zor olsa da başarırlar. Yöre halkı yurdu kurtarmak yerine İttihatçı avına çıkması beni o kadar sinir etti ki.Tüm engellemelere rağmen Çerkez Ethem’in de desteğiyle Anzavur Ayaklanmaları bastırılır, Yunan ordusu tarafından işgal edilen Akhisar geri alınır.Cemil vatanı için ölmeye hazır yorgun savaşçıları görünce yaptığı seçimle gurur duyar. 1968’de Yunus Nadi Ödülü almasından çok aynı adlı filmi 12 Eylül döneminde Kenan Evren tarafından yakılması konuşulan kitabımız, Millî Mücadelenin başlangıç yılları olan 1919-1920’de ülkenin içinde bulunduğu karışıklığı, toplumun kırılma noktasını anlatıyor. Yazarımızın realistliği kitaplarına psikolojik tahlillerle ve her yönüyle yansımış.Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ten “bu” zamiriyle bahsetmesi, karakterlerden Halil Paşa aracılığıyla Atatürk’ün Enver Paşayla olan anlaşmazlığını Enver Paşa lehinde yorumlaması gibi çok yönlü ama sade anlatımı ile bizlere harika eserler bırakmış,yazar. Ki dönemi bize çok iyi anlatıyor,bence.Yazarın amacı hiçbir zaman şanlı bir tarihimizi yeniden yazmak değil ve okurken amacının bu olmadığını,yanlış görüşlerin neticesinde gerçekleşen onarılamaz hataları tüm çıplaklığıyla yansıtmakla olduğunu da görüyoruz.Bunu yaparken bir tarihçi titizliğiyle arşivleri karıştırdığını görüyoruz.Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 🌸

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder