13 Ağustos 2024 Salı

Ahmet Ümit-Bir Aşk Masalı

 


Herkese merhaba 🌞😃☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Oldukça akıcı ve güzel bir kitaptı. İkinci kez okuyup yorumladığım bir kitap. Yeryüzünde sadece beş kıta ve bu kıtalarda sadece beş ülke var. Her mevsim karlarla örtülü olan Buz Ülkesi, Çöllerin ortasında olan Kum Ülkesi, denizin ortasında kocaman bir ada gibi olan Su Ülkesi, fırtınası eksik olmayan Rüzgâr Ülkesi, hepsinden yüksek olan ise Dağ Ülkesi olarak açıklayabilirim. Bu beş ülkenin hükümdarları ülkelerini adilce yönettikleri için hiç savaş yoktur. Hükümdarların tek varisleri aynı rüyayı aynı gece görene kadar her şey huzur içinde devam eder. Prenslerin gördükleri rüyada; şu ana kadar hiç görmedikleri kadar büyüleyici bir kent, müthiş bir doğa ve rüyada bile hayran bırakacak, ışıktan bir güzellik halindeki kızı görerek aşık olurlar. Prensler uykudan uyandıktan sonra bile rüyanın etkisinden uzun süre çıkamazlar. Önce hükümdar babalarına sonra kâhinlere rüyalarını anlatıp yol ararlar. Kâhinler; rüyanın haberci rüya olduğunu bu yüzden de gördükleri kenti ve âşık oldukları kızı bulmalarını tavsiye ederler. Kâhinler, rüyayı detaylarıyla dinleyip onları Aşk Tanrıçasıyla eşleştirir. Aşk Tanrıçası gençleri uzun, meşakkatli bir yolun beklediğini hatta bu uğurda canlarını bile kaybedebileceklerini belirtir. Bu tehlikeli arayışta onları dikkat etmeleri gereken beş öğüttü vardır; Kararlı, cesaretli, tutkulu, iyilikten ayrılmayarak ve son olarak da diğer kelamların üstünde olan özgürlüğe vurgu yapar.

Beş prensin beşinin de o günden sonra hayatları değişir. Presler, âşık oldukları kızı bulma yolunda kendi ülkelerinde zorlu bir seyahate giderler. Yönettikleri halklarının çektikleri sıkıntılara şahit olup çözüm bulurlar ve halk tarafından sevgi saygı alırlar. Aşk yolunda onlara verilen görevlerin cesaretle üstesinden gelirler. Rüyalarında gördükleri yerin kendi ülkelerinde olmadığını anladıklarında kızı diğer ülkelerde aramaya devam ederler. Yolları mecburen Araf’a düşer ve Araf, tüm kıtaların kesiştiği, iklim ve doğası farklı küçük ülke. Bu küçük ülkede, dinlenmek isterler ve beş  prens ile adamları bu küçük ülkeye geldiklerinde konaklamak için aynı hana giderler. Yanlarına hepsi beşer adam almıştır. Gençler sohbet ederken yola çıkış nedenlerin aynı rüya olduğunu anlattıklarında aralarında tartışma çıkar. Han sahibi araya girip hakemlik yapar. Aradıkları şehri inşa ederlerse rüyalarındaki kızın oraya geleceğini söyler. Prensler bu öneriyi gerçekleştirmeye karar verirler ve Araf’ın hükümdarı, gençlere yapacakları kentte görüşmeleri için Anlamsızlık ovası adında büyük bir alanı verir. Bu kent prenslerin ve beş ülkenin katkısıyla beş yılda bitirirler. Beş ülkenin kendilerine ait kale burçları bahçeleri, hanları, rüyalarında ne gördülerse hepsi artık gerçekte de var olur. Rüya gibi şehirde rüyalarındaki kızı gördüklerinde içlerindeki heyecanı durduramazlar. Beş prensin beşi de kızın kendisini seçmesi için kızı yakalamaya uğraşırlar. Zavallı kız çıkış ararken prenslerin kendi burçlarındaki kapılardan çıkamayınca çaresiz ve arada kalır. Tüm kapılar örülür. Kaçacak yeri kalmayan, hırpalanan kız aniden güvercine dönüşerek, uçup gider. Prensler şaşırlar. Sessizliği Aşk Tanrıçası bozarak, gençlere bahsettiği beş kelamı hatırlatır. Sonuncu kelam yani özgürlük yoksa kararlılık felaketle sonuçlanır; özgürlük yoksa cesaret zulmün kapısını açar; özgürlük yoksa tutku büyük bir zindana dönüşür; özgürlük yoksa iyilik en korkunç kötülükleri uyandırır diye belirtir.

Prensler rüyalarında ki şehri inşa etmiş fakat kentin kapılarını da ördükleri için bu aşk şehri kendilerinin hapishanesi olduğunu fark ederler. Sevmek için insanın özgür olması, özgürlük yoksa aşkın da olmayacağını, gardiyanlığını kendilerinin yaptığı hapishane olduğunu fark ederler ama çok geçtir. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder