Herkese merhaba ☀️🌞😃
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Hastanede bitirdiğim bir kitap. Müştak Serhazin tarih alanında profesörü; uzun ve zayıf biridir. Geçmişte Nüzhet’e aşıktır. Nüzhet terk edip Amerika’ya yerleşip Jery diye biri ile evlenmiştir ama 20 yıl sonra İstanbula geri dönmüş ve Müştak’ı Nüzhet arar, yemeğe davet eder. Müştak Nüzhet’e aşıktır. Bu aşk onda psikolojik rahatsızlıklar (psikojenik füg) doğurmuştur. Gelgitler ve bilinmezlikler ile yaşayan Müştak ne yaptığını bazen hatırlayamamakta ve Nüzhet’in onu terk ettiğinden kırgın. Yemek teklifini kabul ederek Nüzhet’in oturduğu Sahtiyan apartmanına gider. Nüzhet’in yanına gittiğinde Nüzhet boynuna saplı mektup açacağı ile öldürülmüştür. Olayları hatırlayamayan Müştak apartmana yeni geldiğini düşünmektedir ama hastalığı onda ağır hasarlar bırakmakta. Müştak, Nüzhet’in “Osmanlı’da Baba Katli” adlı araştırması yüzünden öldürüldüğünü düşünüyor. Müştak, bazı anları hatırlayamamak ile birlikte kendisinin de yapacağı muhtemel bir şüpheli olarak hem biz okuyucuların hemde kitaptaki tüm karakterler tarafından şüphe çekiyor. Ki kendisi de şüpheye düşüyor. Kitap bu gelgitler ile devam ediyor. Nüzhet tarihçi olduğu için sürekli Fatih Sultan Mehmet ve oğlunun onun katili olup olmadığını da sorgular ve bu sorguyu araştırır. Deniz kenarında Nüzhet’in çalışacağı konuyu düşünür. Diğer bir taraftan da mektup açacağını denize atar ve bunu unutup evde arar. Bu kısımdan sonra Fatih Sultan Mehmet, II. Murat ile ilgili bilgilere yer veriliyor. Müştak o kadar etkilenir ki gördüğü rüyada Sigmund Freud, ona teşhis koyar ve akıl hastanesine kapatmaya çalışmaktadır ve Müştak sağlıksal olarakta iyi olmadığı için paranoyaları iyice artar. Kendisi de dahil çevresindeki tüm insanlardan şüphelenerek kendini kaybeder ve her şeyin temeline Tahir Hakkı'yı koyar. Tahir ile asistanı arasında bir tartışma yaşanır. Bu tartışma Nüzhet’in çalışacağı “konuyla ilgilidir. Nüzhet’in asistanının ortadan kaybolmasıyla Müştak daha da şüphelenir ve paranoyaklaşır. Tahir'inde güvenli olmadığını anlar. Akın’ın evine gitmeye karar verir ve Akın’ı evinde yaralı bir durumda bulur. Müştak, Akın’ın ev arkadaşı olan Teoman’dan Nüzhet’in ölmeden önce türbeyi açtırdıklarını ve eceliyle ölüp ölmediğini araştırdıklarını sorgular. Diğer gün Çetin ile birlikte Boğazkesen’e giderler ve geniş Osmanlı bilgilerine de yer verilmesi güzeldi. Tahir Hakkı, Nüzhet’in ölümünden Çetin’den şüphelenir ama onu ihbar etmeden önce dinlemek ister ve Başkomiser Nevzat’ın aramasıyla Boğazkesen gezisini bitiren Müştak, silahını teyzesinin kızı Şadiyeye bırakıp olay yerine yani apartmana gelir. Tahir Hakkı ile Akın arasındaki tartışma onu daha da şüphelendirir. Nüzhet’in mezarını açtırmaya çalışır. Soruşturma devam ederken şüphelendiği hiçbirinin katil olmadığını fark eder ve kendinin katil olduğuna inanır, Müşhak ama cinayeti boynundaki kolyeyi almak için hizmetli Fazilet işlemiştir. Tüm şüpheler Müştak’ın üzerinde iken yazarımız biz okurlarını diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da ters köşe yaparak başkasını katil olarak gösteriyor. Müştak’ın içinde yaşadığı durum romana farklı bir lezzet katarak ve tarih, diğer karakterler ile biz okurları sıra dışı bir romanın içine attı. Müştak’ın Nüzhet’i “ Sultanım “ diye sevmesi, Fatih Sultan Mehmet’in de oğlu tarafından mı öldürülüp öldürülmediği romanda sıkça sorgulanıyor ki okurken bizlerde sorguluyoruz. Diğer taraftan belirsizlik içinde roman bitmişti kötü oldu ama o da bizim araştırmamıza ve hayalimize kalıyor. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder