Herkese merhaba 🌞😃☀️
Nasılsınız? Bu ayın son kitabı olarak “Yeşilin Kızı Anne 7” olucaktı ama merakıma yenil düşerek bu kitabı da okudum. İskender Pala ve Orhan Pamuk yazarlarının kitaplarında kullandıkları dil bana ağır gelse de yine de okumak istedim. Yazarımız bizi 1818 yılına götürüyor. Topkapı Sarayından üç sürre deve yola çıkar. Sürre; Osmanlıca padişahlarının, ileri gelenlere dağıtılmak üzere Mekke ve Medine’ye gönderdikleri para ve armağanlara verilen isim olarak tanımlanıyor. Köyler, kasabalar, şehirler aşılarak ve eklenerek üç yüz, üç bin ve üç katına çıkacak ve elli bini aşarak hacı beyazlarına bürünüp kervan kervan Kabeye varmalarındaki yolculuk ve yaşananlar ele alınmış. Her bir adım bir öncekinden daha heyecanlı, çetrefilli olarak ilerler, yolculuklar. Gündüzler seraplarla, geceler kum fırtınalarıyla ve yollar çeteler ile geçer. Bir müderris (medreselerde eğitim veren kişi, profesör), bir mülazım (teğmen), bir kuşbaz (süs kuşları yetiştiren kimse,Kuşçu), bir berber, bir bezirgan (tüccar), iki deveci, bir seyis, bir meczub (Tanrı sevgisiyle aklını yitirmiş, deli),bir cariye ile engelli bir kız çocuğu ile yolculuk devam eder. Kervanda aşk, ihanet, bilgelik, hazineler, gizli sırlar, cinayet ve daha fazlası yer almakta. Keyifli okumalar. 🌸
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder