Herkese merhaba 🌞😃☀️
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Evladım Sana Diyorum Giresun Oku İz Bırak okuma grubu ile bu ay okuyacağımız iki kitaptan biri. Diğeri ise İnsanların Dünyası ve bu kitabı da yakında paylaşacağım.
Klan Yayınlarının 43. baskısını okudum. 251 sayfalık bir kitap. Yazarın Avustralya'da yaşadıklarından esinlenerek yazdığı bir kitap. Teşekkür ve yazardan okura notları ile başlıyor. Minik Aborijinler kabilesini herhangi bir yasal sorundan koruyabilmek amacıyla kimliklerini gizlemek isteyen dostlarına gösterdiği saygı ilke bazı ayrıntıları elemiş. Yazarın amacını beğendim, kutsal mekanını gözlerden ırak kalmasını sürdürmek ve kabileyi korumak. Önemli tarihsel bilgilere yer verilmesini beğendim.
Karakterlerimiz hakkında bilgi vereyim; Marlo Morgan hayatınının monotonluğu ve düzlüğünden bıkmış, yorulmuş, değişim arayan,hırslı olduğu kadar yardımsever ve çocuk ruhlu biri; Oota kabilede İngilizce bilen tek kişi ve elinden geldiğince Morgon'ın sorularını yanıtlayarak hem kendinlerimi tanımasına hemde anlayıp, özümsemesine yardımcı oluyor; Kara Kuğu kabilenin reisi, bilge biri, kabileye dair tüm sırların sırasıyla ifşa edilmesini sağlayan kişi.
Gerçek bir olaya dayanan bir kitap olduğunu unutmadan; Kansas City’de Marlo Morgan bir tıp pratiği yaparken sabah ofisine yapılan bir telefon görüşmesiyle başlar ve merak uyandırır. Bir süre Avustralya’da çalışmak için bir teklif alır ve hayatında bir değişiklik yapmak isteyen Morgan bu teklifi kabul eder ve birkaç yıllığına Avustralya’ya yerleşmeye gider. Avustralya’da eğitimine devam ederken, Amerikalıların Kızılderililere davrandığı gibi, Avustralya’nın yerli halkı olan Aborjinlere de kötü muamele edildiğini görür. Onlara iyi davranarak sorunlarıyla ilgilenmeye başlar ve yerlilerin hayatına olan ilgisi artarak kaynaşmaya başlarlar. Morgan’ın sorunlarıyla ilgilendiğini ve onları daha yakından tanımak istediğini gören bir grup Aborijin kabilesi onu bir toplantıya davet ederler. Morgan, Anakara’nın diğer tarafında yaşayan ve kendi benliğini kaybetmeyen böyle bir Aborijin kabilesiyle tanışacak ve hakkında daha fazla şey öğreneceği için bu toplantıya özel bir şekilde hazırlanır ve bu yolcuğuluğun daha ilk dakikasından çok şey öğrenmeye başlar. Ayrıca şehirde yaşayan Aborjinlere yaptıklarından dolayı takdir bekleyen yazar için bu buluşma beklediği gibi olmaz. Oota adında bir Aborijin kabile üyesi eski bir ciple gelir ve Morgan’ı buluşma yerine götürür. Uzun bir süre çölün ortasına gittikten sonra buluşma yerine vardıklarında yazar kendini bir grup yerliyle birlikte çölün ortasında bulur ve yorulur.
Önce tüm eşyalarını çıkaran Morgan’a giymesi için bir bez parçası verirler. Yerliler arasına kabul edildikten sonra bütün eşyaları yakılır. Buna bir anlam veremez. Çıplak ayaklı bir bez parçası olan Morgan’dan onlarla yürüyüşe gelmesini isterler. Bu teklifi kabul eden Morgan için çöldeki ruhsal yolculuğu burada başlar. Bu kabilede insanlar hayatları boyunca yaptıkları işlere veya olaylara göre isimlerini alır ve değiştirir. Çünkü Modern toplumdan geldiği ve bir insan olarak değerlerinin köreldiği için Morgan’a “mutant” derler ve hayatın gizemini yeniden görmesini sağlayarak onu dönüştürürler, dönüşüm ile duygu, düşünce ve davranışları değişmeye başlar. Kabilede kendilerine “gerçek insanlar” diyorlar.
Yazar, daha önce ilkel olarak gördüğü bu insanların doğayla nasıl bir arada yaşadıklarını şöyle anlatıyor; bu kuru çölde asla aç ya da susuz olmadıklarını ve olamayacaklarını; birbirleriyle konuşmadan iletişim kurarlar; karşılaştıkları her türlü sağlık sorununu çözebilecek bilgi birikimine sahiptir; açgözlülük, kin, nefret, saldırganlık gibi olumsuz duyguları yok; asla yalan söylemezler ve yalanın ne olduğunu bilmezler; hiçbir olayı veya kişiyi yargılamadıklarını; Dünyada olup biten her şeyin farkında olduklarını ve daha birçok olağanüstü yeteneğe sahip olduklarını görür. Dört ay süren bu uzun yolculukta ilk günden itibaren bu zorlu yolculuğun zorluklarıyla mücadele etmek zorunda kalır. Karşılaştığı her zorlukta dayanıklılığı sınanırken, herşeyi de değişir. Aborjinler onu kendilerinden biri olarak kabul eder ve çölün çorak coğrafyasında her türlü zorlukla baş etmeyi, bitki ve hayvanlarla uyum içinde yaşamayı öğrenir ve hayatına da uygulamaya başlar.
Morgan, yerlilerin hayatını kendi hayatıyla, iki tarafın felsefeleriyle bakış açılarını karşılaştırır. Aborjinlerden öğrendikleriyle birlikte insan olarak sahip olması gereken değerleri yeniden kazanır ve uygulamaya başlar. Bunun üzerine kabile reisi olan soylu Kara Kuğu’ya her iki toplumun kültürünü anladığı ve içinde barındırdığı için “Çifte Yürek” lakabı takılır. Yürüyüşün sonu yaklaşırken, yürüyüşün asıl amacı olan büyük sırlarını Morgan’a verirler. Aborjinler için kutsal olan o yeri gördükten sonra bu insanların elli bin yıllık kültürünün felsefesini daha iyi anlar. Daha sonra Moragan’a yolculuğun gerçek nedenini açıklarlar: Morgan’ı haberci olarak seçmişler ve tüm sırlarını açığa çıkarmışlardır. İnsanların medeniyet ve gelişme adı altında doğanın dengesini bozduklarını ve her şeyi tükettiklerini, bunun için dünyadaki varlıklarına son vermeye karar verdiklerini anlatıyorlar. Gelecek nesle yaşam için fazla bir şey kalmadığını söyledikleri için, Morgan kabilede neden genç insan olmadığını ve sorunların nasıl ortaya çıktığını anlıyor.
Morgan’dan son mesajlarını iletmesini rica ederler. Morgan, insanların dünyaya verdiği zararı açıklamak ve yapılması gerekenleri bildirmek için onlarla birlikte gider. Avustralya’daki işi biter bitmez Amerika’ya döner ve bu macerayı anlatarak, öğrendiklerini bu macerada uygulayarak ve en önemlisi yazdığı kitaplarla bu macerayı herkesle paylaşmaya ve mesajı herkese iletmeye çalıştı ama ne kadar anlaşıldı, uygulandı muamma.
Binlerce yıldır sahip çıktıkları kültürleri, inançları ve farklı yaşam tarzları ile Aborjinler, her daim merak konusu. Amerikalı bir sağlık çalışanı olan Marlo Morgan, işi gereği bir süreliğine Avustralya’da bulunmuş, gerçekten. Ve bu süre içerisinde yerli halka da özel bir ilgi duymuş. Burada Avustralya’nın en eski ve köklü halkı olan Aborjinlerin yaşamını derinlemesine inceleme fırsatı yakalayan yazar, onlar hakkında öğrendiklerinden fazlasıyla etkilenip, çok şey öğrenip uygulamış. Daha sonra ise bu öğrendiklerini herkese aktarabilmek adına kitabı kaleme aldı.
Yazarın kendi ağzından okuyucuya aktarılıyor. Kabileye duyduğu ilgi ve yardımı yapıyor. Bu durumdan fazlasıyla memnuniyet duyan Aborjin kabilesi, Morgan’a teşekkürlerini sunmak üzere bir davette bulunuyor.Bu davetle teşekkürünü bu şekilde yapması güzel. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar.