28 Haziran 2024 Cuma

Mehmet Gündem-Lüzumlu Adam İshak Alaton


 Herkese merhaba 😃☀️🌞 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ablamdan alıp okuduğum bir kitap. On dört bölümden oluşuyor. Her bölüm başında İshak Bey'in resimlerinin olması güzeldi. İshak Bey'in ailesinden başlayarak doğduğu aile, ortam, çocukluğu, ergenliği, askerliği, iş arayışı, iş hayatında yaşadıkları, aile kırması ve kurduğu ailede yaşadıkları, torun sahibi oluşu, çocukları ile ilişkisi, yaşadığı dönemdeki Türkiye ve o dönemde yaşananlar tarafsız bir şekilde ele alınmış. Anlatımı oldukça beğendim. Keyifli okumalar. 

27 Haziran 2024 Perşembe

Katherine Arden - Bir Kış Gecesi Masalı 3 Cadının Kışı


 Herkese merhaba 😃☀️🌞 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Serinin üç kitabını da ayrı ayrı sevdim ve beğendim. Ataerkil bir toplumda yetişen ana karakterimiz Vasya’nın ve atı Solovry’in aksiyon dolu hikayesinin son kitabı. Vasya’nın doğumunda annesinin dediği gibi Vasya hem kendini hem herkesi kurtaracaktır. En sevdiğim kısmı da Vasya’nın kendini bulması idi. Dolu dolu yaşanan heyecanlı kısımları bir süreliğine dingin şekilde devam ettirip öyle başlatır ya da Vasya’nın bu yaşananlar karşısındaki duyguları ile başlar diye düşündüm. Vasya’nın verdiği kadarların bedelinin ne kadar ağır olduğunu öğrenmesi, önceki kitapta olan soru işaretlerinin giderilmesi güzeldi. Vasya, sınır ve güçlerin, neyi yapıp yapamayacağını, güçlü kadın olmayı, ataerkil toplumda güçlü kadın olup ön plana çıkıp tabuları yıkması, fedakarlığı öğrendi. Vasya ile Morozko arasındaki bağ muhteşemdi, Rahip’in gerçek yüzünün ortaya çıkmasına çok sevindim. Vasya’nın tüm Rus halkı ve kendi için verdiği mücadele muhteşemdi ki bunu efsaneleri,geçmişi ve hikayeleri ile özleştirilip anlatılması muhteşemdi. Keyifli okumalar. Tavsiye ederim. 

Katherine Arden - Bir Kış Gecesi Masalı 2 Kuledeki Kız

 


Herkese merhaba 😃🌞☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Karakterlerimiz ile Rus Kültürü ve masalları ile çok uyumlu olmuş, her iki kitapta da. Her iki kitapta da aldığım zevk çok mükemmeldi. Her sayfası aksiyon dolu idi. Kendine bağlayan, merak ettiren bir kitap. Morozko ve Vasva’yı daha çok ve birlikte oluşları, yakınlaşmaları ile onlar hakkında çok şey öğrenmemizi sağlayan bir kitap. Yeni karakterimizden biri Kasyan. Hem yeni karakter ile hemde birçok şey ile ters köşe olduğumuz bir kitap. Konstantine karakterinden nefret ettim, olmaz olsun böyle rahip. İnsanları öyle bir kandırıyor ki, tıpkı doktor psikolog mühendislik okumadan bu meslekler yapıp insanları hatırlattı, bana. Olga’nın kızı Marya ile tanışıyoruz, Vasya olmaya aday; tıpkı Vasya gibi zeki ve güçlü. Solovey karakteri beni oldukça güldürdü ve çok sevdim. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

Son sayfalarda nefesimi tuttum. Başından kalkamadım o kadar sevdim. Kitap üçüncü kitabı merak ettirecek bir sonla bitti. Merak ettiklerimize bakılırsa üçüncü kitap daha da güzel olacak. O ateş kuşu ve Marya arasında bir bağ olmasını bekliyorum. =) Bahar geldi ve Morozko gitti. Olsundu biz yine kışı

26 Haziran 2024 Çarşamba

Katherine Arden-Bir Kış Masalı Ayı ve Bülbül


 Herkese merhaba ☀️😃🌞 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Seriyi çok aradım ama ya ilk kitap yok ya ikinci kitap yok. Mecburen pdf halini bulup bastırarak okudum. Üç kitabı tek bir cilt haline getirdim. Dipnotlar oldukça iyi idi. Oldukça açıklayıcı ve anlamaya yardımcı olmuş, Karakterlerimiz,kavramlar ve yerler hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. 

Baba Yaga birçok Rus masalında geçen yaşlı cadı, Bannik hamam sakini yani hamam koruyucusu, Baskak bazı Türk ve Moğol devletlerinde vergi toplayan memur, Bogatir Slav savaşçı, Bolotnik Bataklık sakini ya da bataklık iblisi,Buyan gizemli ada. 

Rus kültürü, tarihi,mitolojisi,gelenek ve görenekleri hakkında masal ile okuduğumuz öğrendiğimiz bir kitap. Rusça kelimelerin kullanılması kitaba ayrı bir güzellik katmış. Birçok Rus adı var, doğal olarak. Akılda kalamadı zor ama anlaşılır bir şekilde yazmış, yazar. Ana karakterimiz Vasya cesur, yaramaz, güçlü ve sihirli bir genç kız olarak çok sevdim. Kitap boyunca Vasya’nın büyümesine şahit oluyoruz. Kuzey Rusya topraklarında bir kış gecesi, Dünya çocuklara Buz inlisi hakkımda bir masal anlatıyor. Bakıcı Dunya ile Olga, Kolus, Şasa ve Alyoşa ateş başında masalı dinlerken annemiz kraliçenin kızı Mariana İvanova gelir. Babaları Piyotr Vladimirov dük ünvanına sahip. Mariene ve çocuklarında güçler görülmez, ta ki Mariene hamile kalana kadar.Mariene öleceğini anlayınca kızını Vasya’ya emanet eder. Vasya kötü bir cadı olarak anılıyor, çünkü iblis ve perilerle iletişime geçebiliyor.Püyote ise eşinin ölümünden sonra Anna ile evlenir ama Anna iblis olarak nitelendirildiği için dışlanır. Köylüler ise perilerle iblislere yiyecek ve hediye bırakır, onlarla iletişim geçenleri dışlasa da. Konstantin adında bir rahip gelir ve rahip perileri uzaklaştırır, köylüler de periler beslemeyi bırakır. Periler zayıfladığı için koruyamaz, Buz İblisi Morozko ve kardeşi Ayı gelerek, dehşet saçar. Hem bu dehşetten hemde Vasya’nın iblisten kurtulma çabasını okuyoruz. Keyifli okumalar. 

Işıl Işık - Bodrum Katı

 


Herkese merhaba 🌞😃☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. İlk kitaba parelel olarak Bodrum Katında yaşananlar ele alınıyor. İlk kitaba dair birçok şey öğreniyoruz ve üçüncü kitapta her şey çözülüyor. Ki ben ikinci kitabı bulamadığım için PDF halini en son okudum. Tarafsız olarak bakabileceğiniz ve herkesin bakış açısı ile bakabileceğiniz bir kitap. Sırları fark edebiliyoruz. Boynunda altın bir kolye ile çarmaha ters gerilerek öldürülmüş bir kadının bulunması ile başlıyor ve tüm ülke bunu konuşuyor. Atlasın ikiz kardeşi Talyanın kolyesinin aynısıdır, bu kolye. Enzel ise sanrılar görmeye başlamıştır. Beyaz Ev ve yeni sahibi ile yolları kesilirken, Atlas ve arkadaşları evin gizemini ve sırrını araştırır. Gizem, paranormal olaylar ve psikoloji bir arada. Keyifli okumalar. 

22 Haziran 2024 Cumartesi

Işıl Işık-Çatı Katı Tünelden Önceki Ev

 


Herkese merhaba 🌞😃☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Başkomiser Emris, gündeme bomba gibi oturan ve sırlarla dolu Beyaz Ev’in gizemini soruştururken delilleri derinleştirerek ve İnterpolden destek alarak yurt dışına taşıyıp iyice araştırır. Evde işlenen gizemli cinayetlerin çözümü için Atlas, Demir ve Ala kişilerini de ekleyerek araştırır ve hem cinayetleri hem sesi hem gizemi hemde Arden’in kayboluşunun gizemini bulmaya çalışırken Eren’in her yerde Arden’i arayışını, Eren’in geçmişini de araştırır. Oldukça akıcı ve güzel bir seri idi. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

Işıl Işık -Tünelden Önceki Beyaz Ev

 


Herkese merhaba ☀️🌞😃 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Çocuğundan beri yurtdışında yaşan Eren, dedesinin ölümü ile İstanbula gelir ve cenaze işlerinin tamamlanmasından sonra geri sönmeyi planlar ama hiçbir şey planladığı gibi gitmez. Evden kimsenin duymadığı sesler ve paranormal olaylar olduğunu fark eder ve bu gizemli çözmek için 162 odalı evin sırrını çözmeye karar vererek hem evin gem ailesinin nasıl öldüğünü öğrenmeye çalışmasını ele alıyor. Yazarın anlatımını beğendim ve kitabı da oldukça sevdim. Gerilim sevenler için güzel bir kitap. Keyifli okumalar. 

Işıl Işık - Paranormal Hikayeler 1 ve 2



 Herkese merhaba 🌞😃☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Hem YouTube hemde sosyal medyada anlattığı paranormal olaylar, efsaneler ve oyuncaklar üzerine yaptığı araştırmaları resimler ile beraber paylaşmış. Bir kısmı filmlere konu olmuş ve gerçekliği kanıtlarla mevcut iken bir kısmı gerçek mi diye sorgulatıyor. Youtubetaki anlatımını beğendim için kitaplarını da okumaya başladım. Şimdilik anlatımı videoları gibi güzel. Araştırmalar yapılabilir, isteğe bağlı. Keyifli okumalar. 

17 Haziran 2024 Pazartesi

John J.Ratey-Beyin ve Beden Arasındaki Sihir

 


Herkese merhaba 😃🌞☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Spor yapmanın psikoloji ve psikiyatrik bozukluklar üzerindeki etkisi birçok vaka ve araştırma ile anlatılmış. Daha açıklayıcı ve bağlantıyı daha iyi anlatabilirdi. Buna esmeğe ilaç-terapi-spor-bulmaca,okuma,yapboz,çizim,boyama gibi aktivitelerin bir arada nasıl etkili olduğunu anlatan güzel bir kitap. Keyifli okumalar. 

Sinan Canan-Hayatın Anlamı

 


Herkese merhaba ☀️😃🌞 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Üsküdar Üniversitesinde psikoloji okuduğum İçin Sinan hocadan nöropsikoloji ve evrim psikolojisi derslerini almıştım. Kendisini çok severim. YouTube kanallarından biri olan Sapien kanalı, Sinan hoca ile bir seri yapmak istemiş ve bu serinin toplanıp derlenmiş halini okuduğumuz bir kitap. Mutluluk, özgürlük, anlamsızlık anarşizm üzerinden haz hali, açıdan kurtulma hali, bilinç, arayış, gerçeğin izdüşümü, denge ve ABD halleri ilk bölümde anlamsal olarak detaylı ve araştırılarak anlatılmış. İkinci bölümde anlam öznelerini ailenin anlamı ve gerçek öznesi, aşkın anlamı ve öznesi,haz'ın anlamı ve öznesi, ait olma anlamı ile öznesi, üreme ve ölüm çoğul ve tekillik üzerinden anlatılmış. Farklı açılardan baktırması ve düşündürmesi oldukça güzeldi. Üçüncü bölümde paranın endişe yansıması, çalışma yaratım yansıması, mücadele ihtiyaç yansıması, yaratıcılık özün yansıması,öğrenmek akış yansıması, merak belirsizliğin yansıması, tüketmek arzunun yansıması başlıkları ile kıyaslama ile açıklamaya ve öğretmeye çalışıyor. Anlam kipleri, anlam özneleri, anlam nesneleri olmak üzere 3 bölüm var. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

15 Haziran 2024 Cumartesi

İskender Pala-Aşk Hikayesi


 Herkese merhaba 🌞😃☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Yazar divan edebiyatında yazdığı için dili bana ağır geliyor ve pek okumak istemiyorum ama yine de güzel kitaplar ortaya çıkarıyor. Okumadığım kitaplarını da okuyacağım, zamanla. Roman 1589 yılı Haziran ayında, Kırım’ın Bahçesaray şehrinde başlıyor. Bahşı Yunus, fakir bir ırgatın oğlu ve gönlünü Çakır Yorgi adındaki bir papazın kızı olan Kaknusia’ya kaptırır ve Kaknusia da Bahşı Yunus’a boş değildir, sevmekte. Bir halk ozanı olan Bahşı Yunus, sevgilisi Kaknusia için dutar adlı çalgısını çalıp türküler söyler ve gizli gizli görüşürler. Başlarda Çakır Yorgi’nin de bu ilişkiye rıza gösterir fakat zamanla kızının bir Müslümanla evlenmesi fikrine karşıdır ve bu yüzden kızını bir Hıristiyanla evlendirmek istiyor. Sözünden caydığı görülmemiş Çakır Yorgi’nin bu kararı hem kızında hem de Bahşı Yunus’ta büyük bir şaşkınlık oluşturur ki bende çok şaşırdım. Bahşı Yunus, çareyi Kaknusia’yı kaçırmaya karar verir ve bunu paylaşır. Kızda bu fikri kabul eder. Bir gün kaçarlar ve Cufutkale’de hem kilisede hem de camide nikah kıyarlar.Çakır Yorgi, boş durmaz ve onların peşine adam takar. Bu adamlar kızı yakalarlar ama Çakır Yorgi’ye vermek yerine esir olarak satarlar. Bahşı Yunus, eşini kurtarmak için subaşıya koşar. Subaşı bir emir yazdırıp esasen hür olan kızın bırakılmasını ve bedelinin devlet tarafından karşılanacağını bildiren resmi bir yazı yazılır ve bu yazıyı Bahşı Yunus’a verir. Bahşı Yunus, eşinin tutulduğu gemi olan Slamander filikasına gittiğinde filika çıkmıştır ama peşinden bir kayıkla yetişip, aşçı yardımcısı sıfatıyla mürettebata katılır. Elindeki resmi belgeyi, gemide en güvenilir bulduğu kişiye, Dede Dayı adlı ikinci kaptana verir. İkinci kaptan esirci ağaya durumu haber verir. Esirci ağa, kızın serbest kalması için gerekli olan resmi belgeyi düzenler ve Bahşı Yunus’a teslim eder fakat kızı İstanbul’a kadar serbest bırakamayacağını söyler. Bahşı Yunus bunu kabul etmek zorunda kalır. Karadeniz’de fırtına çıkar ve filikası batar. Bahşı Yunus, bu gemi kazasında eşinin izini kaybeder ve kendini kurtarır. Güzel gönlü ile beraberinde birkaç kişiyi daha kurtarır.Yunus'un kurtardığı kişiler kendilerini Bahşı’nın köleleri olarak tanıtır. Bahşı kendine geldiği gibi eşinin izini sürer ve İstanbul’a gelir. Bu arada kız, deniz kazasından sağ kurtulup ve tekrar esircilerin eline geçerek İstanbul’a teslim edilir. Satılmaktan kurtulmak için bir gece yarısı arkadaşı Selma ile kaçan Kaknusia, Evrennik adlı bir kayıkla Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçer. Kaknusia’nın güzelliğinden etkilenen Evrennik, onu bir tanıdığına emanet eder. Kısa süre sonra Kaknusia’nın hamile olduğu fark edilir. İstanbul’da hiç konuşmadığı için Kaknusia’nın dilsiz olduğu düşünülerek Evrennik kıza Lâlin adını takar. Lâlin’in hamile olması Evrennik’in hayallerini yıkar ama sevgisi ağır bastığı için göstermelik evlenir. Lâlin’in bir kızı dünyaya gelir. Evrennik kızın Lalzade koyar. Bahşı Yunus, sevdiği kadının İstanbul’da yıllarca onu arar. Fakat Bahşı, onun kölelerinden biri olan Gunala tarafından büyük bir aşkla seviliyor. Tüm bu olaylara, rakiplere ve imkânsızlıklara rağmen Bahşı’nın yolu Kaknusia ile kesişir. Evrennik, iki âşığın yolundan çekilmek için Van’a, İran’la savaşmak üzere gider. Yıllarca konuşmayan Kaknusia ise, Sultanahmet Camii’nin hizmete açıldığı günün gecesinde Bahşı ile konuşur. Bahşı ile evlenme hazırlığındaki Gunala, Bahşı’yla Kaknusia’nın aşkla sohbet etmelerine izler. O gece gizli gizli Kaknusia’yı takip edip, kendini Bahşı’nın kölesi tanıtıp, Kaknusia’nın evine girer. O gece Kaknusia ile sohbet ederek aşkından dolayı onu öldürür. Sonra kayıplara karışır. Kaknusia’nın ölümü, hem Evrennik’i hem Bahşı’yı delirtir. Kaknusia’nın ölümünden bir yıl sonra, Kulaksız Mezarlığı’nda iki âşık karşılaşarak Bahşı ile Evrennik, aşka dair derin bir sohbet eder. Sevgili yolunda öldürmenin ölmekten daha üstün olduğunu savunur ve Kaknusia’yı öldürdüğünü itiraf eder,Gulana. Kısa bir zaman sonra üçü, birbiri ile kavgaya tutuşarak, Kaknusia’nın mezarı üzerinde can verir. 

Divan edebiyatı yazarı olmasına rağmen akıcı, sürükleyici ve güzel bir kitap olmuş. Divan edebiyatı ile aşk, sevgili, sevgili uğruna can verme, ihtiras açıklanmaya çalışılmış. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

Jasmin Schreiber-Mariana Çukuru


 Herkese merhaba 🌞☀️😃 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Öyle bir sabah ki dolmuş bir türlü gelemedi bir yerden bire ve ben o sırada okudum. Ben 8 yaşına girdikten 27 gün sonra dedemi, 3 sene önce anneannemle amcamı ve 11 ay önce diğer dedemi kaybetmiş biri olarak içime işleyen ve etkileyen bir kitap oldu. Hem Paula hemde Helmut’un yaşadıkları kayıpların acılarını işliyor.Onlar hikayelerini anlatırken okuyan herkes önemli çıkarımlar yapıyor.

Paula,Zeolaoji ve biyoloji hem alanlarında eğitim almış hem yüksek lisans yapan ve işini severek yapan ana karakterimiz.Fakat eğitimi için ailesinden uzakta yaşamak zorundadır.Bu da hayatta en sevdiği kardeşine de uzak kalmak zorunda olsa da aralarında muhteşem bir bağ var ve kıskandım.Bu bağ da ki Paula o korkunç haberi alana kadar sürer.İşi yüzünden gidemediği ailecek gidilecek tatilde küçük kardeşi Tim denizde boğularak ölür.Bu durum Paula’yı derin bir yasa sokar, depresyona girer ve tüm dünya ile bağlantısını koparır.Doktoru mezarlığı ziyaret etmesini tavsiye eder ve akşam ziyareti etmeye kadar verir. Çünkü kimsenin olmayacağını düşünür. Ama mezarlıkta başkası da var.

Helmut'un hikayesi ise hem karısını kaybetmenin yasını yaşarken hemde karısına verdiği sözü yerine getirmenin gerekliliğini yapar ve gidemedikleri dağlara gidip karısının küllerini savurur.Bunun yapmak içinde gece karısının mezarını kazıp küllerini alır.Mezarlıkta yalnız olmadığını fark eder.Onun gibi yas tutmaya gelen Paula ile karşılaşırlar ve birbirlerinin hayatlarına dokunmaya başlarlar.Paula ile Helmut  birlikte dağlara uzun bir yolculuğa çıkarlar.Tavsiye ederim, keyifli okumalar. 

14 Haziran 2024 Cuma

Robert Louis Stevenson-Olalla

 


Herkese merhaba 🌞😃☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Kitabın ne başı var ne sonu ve o kadar kısa ki  kitap bitiyor. Bolca soru işareti bırakıyor,yazar.Hava değişimi için doktorun tavsiyesi üzerine eskiden soylu fakat şimdi sefil durumda olan bir ailenin evine misafir olarak yerleşen ana karakterimiz yolculuğa başladığı andan itibaren kendisini gizemleri olayların içinde bulur. Eve kadar kendisine refakat eden Felipe’nin hal ve hareketleri dikkat çekici farklı ama ana karakterimiz bunu pek önemsemez, her nedense. Ki bence önemsemeli idi. Ancak eve yerleştikten sonra evin annesinin sürekli miskin bir kedi gibi keyif yapması, evin kızı Olalla’nın da ortalıkta görünmemesi sıradışı geldi. Bu süreçte ana karakterimiz evi, hem evin içinde bulunduğu araziyi keşfederken hemde temiz havanın da etkisiyle sağlığına kavuşarak günden güne daha iyi olur. Bu iyi oluş Olalla ile karşılaşana kadar sürer. Görür görmez aşık olur ama Olalla o evde kalmasının artık mümkün olmadığını ve gitmesi gerektiğini belirtir. Sonrasında olaylar beklenmedik bir şekilde karışan ip yumağı gibi olur, mecburen ana karakterimiz evden ve Olalla’dan ayrılmak zorunda kalır.Kitapta çok az diyalog vardı ama buna rağmen bolca soyluluğa dair birçok izlenim ve tahlilde bulunur,yazar. Bir vampir hikayesi gibiydi. Yine de yazarın gördüğü bir rüyadan yola çıkarak bu hikayeyi kaleme almasını göz önüne alırsak kesinlikle okunmaya değer bir kitap. Düşünmeye ve sorgulamaya iten bir kitap. Keyifli okumalar. 


Won Pyung Sohn-Almond Badem

 


Herkese merhaba ☀️😃🌞 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Son beş kitap ve bir serinin yorumları kaldı ama onları da okuduktan sonra sizlerle paylaşacağım. Bugün sizlerle bir iki kitap yorumu daha paylaşabilirim. Çünkü birazdan yeni bir kitaba başlayacağım. Yazarımız, kitabımızda hiçbir şey hissedemeyen aleksitimi hastası Younjae’nin hayatını anlatıyor ve içime işleyen bir kitap oldu. Younjae sinirlenemeyen, üzülemeyen, gülemeyen ergenliğin kıyısında olan bir gençtir. Kitabı okurken, insanların tüm duyguları böylesine yoğun yaşadığı ama küçük bir çocuğun hiçbirini hissedemeyip etrafındaki insanlar tarafından ucube olarak adlandırılmasına şahit olduğumuz , tüm bunlarla nasıl baş etmeyi  öğrendiğini gördüğümüz  bir karakter ve okurken beni çok zorlayan bir kitap oldu. Çünkü ana karakterimize duygusal olarak çok bağlandım, ana karakterimiz hiçbir şey hissedemese bile. Annesi ve büyükannesi ile yaşayan ana karakterimiz evde ailesi tarafından ‘duygu eğitimi’ alsa dahi hala herşeye tepki vermekte fazlasıyla zorlanmaktadır. Her şeyin asıl kırılma noktası Younjae’nin doğum gününde gerçekleşir. Ana karakterimiz, yaşayacağı trajik bir olay karşısında tüm dünyaya karşı yalnız kalır ve bütün bu duygularla tek başına baş etmek zorunda kalır. Bu yolculukta ona eşlik eden diğer ana karakterimiz Gon, hem onun en büyük zorbası hem de bu duygu yolculuğunda öğretmenidir. Ayrıca sempatimi kazanan hem anlayışlı hem duyarlı Dora ve çabasına hayran kaldığım  Doktor Shim bu yolculukta en mükemmel köşede yer aldı.  Aleksitimi, duygu körlüğü olarak da adlandırılan duyguları tanımada, ayırt etmede ve paylaşmada zorluk yaşanması sorunudur. Keyifli okumalar. 

Bahar Eriş-Gölgedeki Yıldızlar

 


Herkese merhaba 🌞☀️😃 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümünden mezun olduktan sonra Fulbright bursuyla ABD'ye gitmiş; 1998-2005 aradı New York Colombia Üniversitesinde eğitim görmüş, Üstün Yetenek eğitimi alanında yüksek lisans ve aynı üniversitede doktora yapmış yazarımız. 6 yıllık eğitimi sürecinde Teachers College'da öğretmenlik yapmış. Türkiye'ye geri döndükten sonra 2004-2014 arası Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesinde üstün yetenek eğitimi üzerinde dersler vermiş ve 2015-2017 arasında doçent doktor olarak yüksek lisans derslerine girmiş,2017 yılında uzmanları ve anneleri bir araya getiren MomTalks etkinliğini hayata geçirmiş ve İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde etkinlikler düzenlenmiştir. Her Çocuk Üstün Yeteneklidir, Anne Beynim Aç, çocuklar Nasıl Başarır, Senin Yolun Hangisi, Korkmasaydın Ne Yapardın, Hayatın İlk Üç Yılı, Şimdi Değilse Ne Zaman?, Güneşin İki Yüzü ve Gölgedeki Yıldızlar isimli kitapları var. Aklıma takılan şey ise çocuk gelişimi, psikoloji, tıp okuyup psikiyatri alanını seçmemiş bir insan nasıl böyle bir alanda kitap yazar onu anlamış değilim. 


Şimdi geçeyim kitap yorumuma; disleksi nedir, disleksiye sahip olan ünlüler kim, kendisinin de disleksi olmasına rağmen 20 yıldır çevirmenlik yaptığını anlatma ile başlıyor. Bilim,sanat,edebiyat,müzik ve birçok alanda disleksi ile nasıl baş ettiklerini, nasıl desteklenerek bilim,sanat vb birçok alanda başarılı olduklarını, disleksiye karşı olumsuz yargının olumlu yargıya nasıl dönüştürüleceği üzerinde duruyor. Türleri hakkında da bilgi verilmiş ama psikiyatri ve psikoloji eğitimi almamış,sadece üstün yetenekli çocuklar üzerine eğitim almış biri olarak bu konuda nasıl bir kitap yazmış anlamış değilim. Tavsiye edemeyeceğim, psikiyatri ve psikoloji alanlarından biri yazmadığı için. Okumak isteyenlere keyifli okumalar. 

13 Haziran 2024 Perşembe

Jean Dominique Bauby-Kelebek Ve Dalgıç

 


Herkese merhaba 😃🌞☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bugün kitap yorumlarıyla boğdum ama okuyup paylaşmayı unutmuşum. Gerçek yaşam öyküleri  okumayı ve izlemeyi seviyorum. Romanımızın kahramanı ve aynı zamanda yazarımız olan Jean-Do 43 yaşındadır;çocuğu ve eşiyle mutlu bir yaşam sürmektedir. Bu mutluluk çok uzun gitmez, 1995 Aralık ayı başında aniden beyin kanaması geçirir. İşte bundan sonra tüm huzuru ve mutluluğu yok olur. Beyin felci geçirir.  Kendini diğer şanslı saymaktadır, çünkü tüm bu olumsuzluklara rağmen kendisini diğer hastalardan şanslı sayar ve başını biraz oynatabiliyorken aynı zamanda sol göz kapağını da kırpabilmektedir. Yazar, yoğun bakımdan çıktıktan sonra ilk olarak düzelebileceğini inanda da zamanla bunun mümkün olmadığını görür. Dalgıç giysisini, kıpırdayamayışının nedeni olarak düşünen yazar, zihnini ise özgür bir kelebek olarak nitelendirir,göz kapağı hareketleri ise bu kelebeğin kanat çırpışları. Kitabın yazılmasında kendisine bir dil terapisti yardım eder. Her harf kendisine tek tek okunur ve doğru harfte yazar sol gözünü kırpar.  Bu bölümlerde yazarımızın yoğun bakım sonrasında içinde bulunduğu fiziksel  durumunun, kabullenişi ve tepkisi, iç dünyasında ve geçmişe dönük hesaplaşmaları, pişmanlıkları, mutlulukları ve özlemlerine tanıklık ederek yaşıyoruz. Hastanede bulunduğu tüm bu zaman içerisinde rutin olan kişisel temizlenme, aldığı terapiler, hasta bakıcı, hemşire ve doktorlarla olan ilişkilerini de görüyoruz. Çok büyük bir sabır ve çabayla tamamlanan kitap nihayet yayımlanır ama kitabın yayımlanmasından bir kaç gün sonra zavallı yazar yaşamını yitirir. Gösteren, farkındalık yaratan, çaba ve kabulleniş, sorgulatan güzel bir kitap. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 


John Steinbeck-Yukarı Mahalle

 


Herkese merhaba ☀️🌞😃 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Okuduğum ama paylaşmadığım kitapları sizlerle çok yorum ile boğduğım için özür dilerim. Danny, Pablo, Pilon, İsa, Jesus Maria,Korsan ve Büyük Joe ana karakterlerimiz. Danny ve arkadaşları, başlarda sokakta yatan, pislik içinde uyuyan, yemek çalabilirse yemek yiyen ama her zaman ilk öncelikleri en az bir galon şarap içmek olan bir serseri grubudur. Danny, büyükbabasından iki ev miras aldığını sürgünden döndüğünde öğrenir. Danny, katır çobanı olarak Teksas’a sürülür ve mülkiyetin her şeyi Danny’ye düşer. Haberin zorluğu ve ağırlığı ile ortalıkta dolaşırken arkadaşı Pilon ile tanışarak Pilon’a birlikte yaşamayı teklif eder. Bu sayede üzerindeki sorunluluk yükünü arkadaşı Pİlon ile paylaşacak ve hafiflemiş olacaktı. İkisi başlangıçta bulduklarını paylaşarak ve işi bölerek anlaşırlar, ancak Pilon, Danny’nin ev sahibi oluşu ile Danny’nin kendisine verdiği işleri yapmaya mahkum hisseder. Danny’ye diğer evi kendisine kiralamasını önerir ve anlaşırlar. Pilon’un cebi, askerliği dışında hiç on beş lirayı hiç görmemiştir ve kirayı ödemek için zamanı olduğunu düşünerek akışta kalır ama ikisi de kirayı da ödeyemeceğini bilir. Bunu da hiç konuşmazlar ve her şeyi birlikte yapmaya devam ederler.Bu kirayı ödeyememek Pilon'da ağırlık yapar. Pilon bir gün yolda yürürken Pablo ile karşılaşarak Pablo’ya ayda on beş dolara oda kiralayabileceğini söyleyerek Pilon borcunu ödeyebilseniz mutluluğunu yaşar.


Daha fazla spoi vermeden kısaca özetleyeyim; 1. Dünya Savaşı ve Büyük Buhran yıllarının sıkıntılı yaşamlarında yer alan yerleşik kalıpların dışına çıkanların, gelecek kaygısı taşımayan ama bugünü de dibine kadar yaşayan, sistemin dışında kalmakta direnen, beş parasız aylak dediğimiz takımının hikâyesini okuyoruz. Sıra dışı ve beklenmeyen ilişkileri, tuhaf huyları ve alışkanlıkları, hiç olmadık yere çıkan kavgalar, her şeye rağmen renkli karakterleri ve  dostluğun, dayanışmanın, fedakârlığın ama hep neşenin gezdiği sokaklarda yoksulluk bir üzüntü, işsizlik bir yoksunluk olmaktan çıkar. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

Yu Hua-Kanını Satan Adam


 Herkese merhaba 🌞☀️😃 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. İpek fabrikasında çalışan Xu Sanguan, köydeki iki arkadaşı kan satmaya giderken onlara takılır ve hastanenin yoluna girerler. Kan satmak iyi para kazandırır ve kendi kanından elde ettiği için eline geçen bu para çok hem çok değerli hemde çok önemlidir. Onu önemli bir şeyde harcamalı. Hal böyle olunca Sanguan’ın aklına evlenmek gelerek yaşadığı yerin güzelliğiyle nam salmış Xu Yulan ile evlenmeye karar verir. Yulan’dan üç çocuğu olur ve Xu ailesinin zorluklarla dolu yaşamı başlar.

1950 ve 1980’ler arasında Kültürel Devrim, Kültürel Devrim'in öncesi ve sonrası, kıtlık, kimden olduğu belli olmayan oğlu Yile ve daha nice olumsuzluklar Xu ailesinin yakasını bırakmaz. Her başı sıkıştığında kanına başvurmaktan çekinmeyen ana karakterimiz Sanguan’ın ve ailesi için hiçbir zaman çekinmediği mücadele ve alışkanlık haline gelir. Bunu kara mizahla anlatması güzeldi. Keyifli okumalar. 

Yu Hua-Yaşamak


 Herkese merhaba 😃☀️🌞 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. İkinci kez okuduğum bir kitap. Fugui isimli yaşlı bir çiftçinin kendi ağzından hayat hikayesini anlattığı ve Fugui’nin gençlik yıllarında ailesinin servetini har vurup harman savurmasıyla anlatmaya başlıyor. İyice kumar batağına düştükten ve dibe vurduktan sonra ailesine, karısına hatta karısının karnındaki bebeğe ettikleriyle birlikte elinde avucunda bir şey kalmamasıyla her şey yeniden değişmeye ve oluşmaya başlıyor. O kadar güzel ve içe başlayan bir kitap ki etkisi bir kez daha kaldı. 

Hayatınızda kaybedecek hiçbir şeyinizin olmadığını, maddi kaynağınız sonsuz, manevi beklenti yok, herkese umursamayarak istediğiniz gibi davranabiliyorsunuz,kimsenin ne dediğini zerre umursamadan devam ediyor, çevrenizdekileri üzmek kaygısı taşımadan yaşıyorsunuz. Genç,sağlıklısınız ve güçlüsünüz. Sonra da dilediğim gibi yaşarım dediğiniz o anda bir bataklığa giriyor ve tüm bu saydıklarımın bir günde yok olduğunu düşünün. Dilediğiniz ve hayal ettiğiniz gibi değil, yaşamak zorunda olduğunuz şekilde başladığınız yeni hayatı tüm hayal kırıklığı, üzüntü pişmanlıklarla sıfırdan inşa ederken buluyorsunuz, kendinizi. Fugui’nin hikayesi bize sıfırdan inşa edilen bir hayat düzeni içinde beklenmedik birçok aksilik, talihsiz ölümler dizisine eşlik ederken, bir yandanda fakirlik, yokluk, açlık ve sağlık sorunlarına rağmen sevgi, sabır, kanaatkarlık görüyoruz. Fugui çaresizlikle evdekileri nasıl geçindirecek derken ve her şeyin  genel geçer olduğunu düşünürken Fugui ve ailesi bana başka bir hikaye de olabileceğini gösteriyor. Hepimizin daha iyi ve daha kötü şeylerle sınanabileceklerini görüyoruz. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar.


Sinan Akyüz-Ben,Amir Savaşın Unutlan Çocuğu

 


Herkese merhaba 🌞☀️😃 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ana karakterlerimiz; Samir,Psikiyatrist Faris Bey,İsmeta Nine,annesi Esma,Amina Terziç. Daha çok Samir ve Faris Bey var. Bosna Savaşında katledilen binlerce insanların mağdurlarının konu edinildiği kitabımızda Samir,tecavüze uğratan annesi Esmanın kabul etmediği çocuğudur. Görülmeyen, unutulan ve tekrar tekrar tecavüze uğrayanlar. Samir bunu çözmek için Psikiyatrist Faris'twn randevu alır ve psikolojik destek alır ve hem savaş sonrası hemde kendini iyileştirmeye çalışan  bir insanın hikayesini okuyoruz. Keyifli okumalar. 

Ayşe Kulin-4 Gün 3 Gece

 


Herkese merhaba ☀️🌞😃 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ana karakterlerimiz Sevda, kuzeni Selçuk, Sevda’nın evine sığınan Yusuf, eşi Sedat Bey, evin hizmetkarı ve gençlerden hoşlanmayan Mehmet Efendi, Şermin ise Selcuk’n eşi. Kitabımız akıcı bir kitap. 6-7 Eylül olaylarını ve 60 darbesini ele alan bir kitap. Sevda pazardan dönerken kaçan bir grubun arasında kalarak evinin yakınındaki bir apartmana sığınır, orada olanları öğrenir. Sonrasında eve gelir ama Mehmet Efendi’ye kapıyı zorla açtırır. Çünkü Mehmet Efendi hem gençleri sevmez hemde 6-7 Eylül olaylarının yaşandığını öğrenmiştir. Bir süre sonra Yusuf yaralı bir şekilde, Sevda’nın evinin kapısını çalarak yardım ister ve Sevda acıyarak yardımcı olur ama Mehmet Efendi bunu istenmez. Sedat Bey ise bir görev için yurtdışına gönderilmiştir. Sevda, doktor kuzeni Selçuk’tan yardım ister ve Selçuk eşi ile hiç mutlu değildir ama evliliğine son bir şans vermiştir.  Selçuk hiç Yusuf’a güvenmez ve Sevda ile Yusuf arasında bir yakınlık olur. Bu sorada 60 darbesi olmuştur ve Sedat dönemez, haber beklemesi için Sevdayı arar. Selçuk ile Sevda hem Sedatın durumdan dolayı hemde Yusuf’un güvenirliği konusundan dolayı kaçmaya karar vermelerini anlatıyor. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

12 Haziran 2024 Çarşamba

Elizabeth Von Arnim-Büyülü Nisan

 

Herkese merhaba 🌞☀️😃 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Lotty Wilkins ve Rose Arbuthnot kocalarından habersiz tatil planı yaparlar ve hem endişeli hemde heyecanlılardır. Lotty tipik bir hanımefendi, eşi avukat ve tutumlu bir evlilikleri vardır. Lotty bir gazetede bir kiralık şato görüyor, tatil için ve hayallere dalar. Kilisede bu ilanı görüp hayallere dalan başka birini daha fark eder, o da Rose. Beraber buraya gitmeyi teklif eder. Rose’un kocası Feedback bir yazar ve takma bir isimle kralların metresleri ile ilgili biyografiler yazar. Rose bundan memnun değildir. Kocasının verdiği parayı kilise ile yoksullara harcıyor, böylece paranın aklandığına inanıyor Papaz bu durumu biliyor ve çok memnun. Nerden gelirse gelsin para, kafasında papaz. Leydi Caroline ve Bayan Fisher’de bu şatoyu arar ve bu dört kişi tatile beraber gider. Lotty tatile gideceğini söylememişken, eşi paskalyata ve gidelim der ama durumu anlatınca kocası inanmaz ama Rose hem Lotty’nin kocasını hemde kendi kocasını ikna eder. Caroline’nin güzelliği dişlere destan ve kimse sinirlense de anlamaz.Erkeklerin peşinde olmasından bıkmış. Rose ve Lottiy’i orijinal bulur ve orijinaller adını takar. Bayan Fisher ise yaşı ve duş bir kadın, yalnı kalıp anılarını düşünmek için tatile çıkmıştır. Evde ilk hafta iktidar yarışı olur ama kısa sürer. Lotty kocasından bunalmıştır ama özlediği için mektuplarla yanına çağırır. Kocası geldi ama aşktan değil, Caroline’ni orada olduğu için gelmiştir. Güzellik ve para asıl amacı idi, adamın. Lotty’nin ısrarı ile Rose mektup yazar, eşine ama gelmez, yazmaz ve umursamaz diye düşünür. Kocası oradan geçerken uğrar ve Rose’un güzelliğini görür görmez hoşlanır ama Caroline açık olur. Rose ve kocası kaybettikleri tutkuyu tekrar bulurlar. Lotty ve kocası da öyle tabii. Ev şahini Bay Briggs’in saygılı davranışları ile Bayan Fisher yumuşar. Lotty’nin pozitifliği hem karakterleri hemde okuyucuyu etkiliyor, yayılıyor. Keyifli okumalar. 



11 Haziran 2024 Salı

Saniye Bencik Kangal- Ailenizin Kumandası

 


Herkese merhaba 😃🌞☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Çocukların duygu,  düşünce ve davranışlarına odaklı olmayo ve bir şeyi duygu, düşünce, davranış değiştirmesinde nedeni ile belirtmeyi, açıklamayı, rol model olmayı, elaleme göre değil her çocuğun bireysel ve özel olduğunu mizacına uygun olduğunu hatırlayarak yetiştirmeyi örneklerle anlatan bir kitap. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

Lou Anreas Salome -Ruth


 Herkese merhaba 😃🌞☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Kitabımız yazarın kendi deneyimlerinden yola çıkarak, geleneğin kısıtladığı hayatlarda kendi yollarını bulmaya çalışan kadınları, genç kızlıktan kadınlığa adım atanları anlatıyor. Oldukça fazla psikolojik tahliller vardı. Rainer Maria Rilke ve Sigmaund Freud gibi önemli kişilerde yazarımızı okumuş. Anne ve babası ölmüş 16 yaşındaki ana karakterimiz Ruth, amcasının yanında kapmaktadır. Ruth hayal kırma, hikayeler uydurma ve bunları canlardırmayı seven, meraklı, düşüncesini direk olarak dike getiren güçlü bir karakter. Yazdığı kompozisyon öğretmeni Eric’in dikkatini çekiyor ve geliştirilebilecek bir zihin olarak görerek eğitim verir ve amcasını da ikna ederek kendi evine alır. Eric rahatsızlığı nedeniyle yürüyemeyen karısı ve Ruth yaşlarında bir oğlu var. Ruth’u başlangıçta kendi çocuğu gibi görüp, ailesi de öyle bakar, Ruth’un eğitimine yoğunlaşırlar. Başta normal gibi olsa da ilerleyen zamanlarda Eric, Ruth’u istismar ettiğini düşündüm; Eric, Ruth’un elini avucuna alma, saçlarını okşama ve sarılma gibi şeyler yapıyordur. Ki Eric, Ruth’a aşık olur ve her şey karışır. Hem Eric hemde Ruth’un duygularını fazlasıyla okuyoruz. Öyle yoğun duygular var ki humma tarzı hastalık yaşıyorlar. Burada tüm duygular yoğun bir şekilde aktarılmış ki bir yerden sonra sıkıldım. Bu sıkılmaya rağmen oldukça beğendim. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 


10 Haziran 2024 Pazartesi

Mert İnan-"Beyin Nedir?'Den "Yaşam Nedir?'e


 Herkese merhaba 😃☀️🌞 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Biyografi ve söyleşi bir arada olan bir kitap. İlk bölümde Türker Kılıç'ın ailesi, aile büyükleri, eğitim hayatı ve eşi ile tanışıp evlenmelerini konu ediniyor. İkinci bölümde ailesi, arkadaşları, eşi ve öğrencilerinden Türker Kılıç'ı okuyoruz. Üçüncü ve dördüncü bölümde beyin'e dair sorulan soruları cevapladığı bölüm. Beşinci bölümde ise kendi hayatını nasıl devam ettirdiğini öğrendiğimiz bir bölüm. Ve en sonda Türker Kılıç'ın  aile, çocukluk, gençlik, okul ve başarıları ile ilgili resimler yer alıyor. Oldukça beğendiğim bir kitap oldu. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

Stefan Zweig-Geçmişe Yolculuk


 Herkese merhaba 😃🌞☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Oldukça ilgi çekici bir kitaptı. Kitaplara iyice gömülüp çıkmayasım var. Bir adamın, uşaklık yaptığı evin hanımına aşık olmasını konu alınarak yazılmış. Aşk-I Memnu'daki Beşir'in Nihal'e Âşık olmasını hatırlattı, bana. Uşağın, kadına olan duygu ve düşüncelerini, nasıl da kör kütük aşık olduğunu oldukça başarılı tasvirler ve dönemin bakış açısı oldukça iyi aktarılarak yazılmış. Yasak bir aşk olmasına rağmen kadın uşağın aşkına karşılık veriyor. Burada yine Aşk-ı Memnu'daki Behlül ile Bihter'i hatırlattı. bir başka ve özet versiyonu gibiydi. Aradan yıllar geçiyor ve sonrasında tekrar görüşürler. Ses tonları, davranışları, bedensel yapı, düşüncesel ve duygusal olarak birbirlerini incelerler. Fakat ikisi de hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığının farkına varıyor ve iş daha karmaşık  hale geliyor. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

Antoine De Saint Exupery-İnsanların Dünyası

 


Herkese merhaba 😃☀️🌞 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Antoine de Saint-Exupéry, tahmin ediyorum ki birçoğumuzun bildiği bir isimdir,Küçük Prens’in yazarı kendisi. Ancak onun için Küçük Prens’in yazarı ile tanıtmak, yazdıklarına ve yaşadıklarına dair eksiklik olur. Bu yüzden kendisinden biraz daha ayrıntılı bahsetmemiz lazım. Fransa'nın Lyon kendinde doğdu; beş kardeşin üçüncüsü ve dört yaşına gelmeden babasını kaybetmiş. Uçakları seviyor ve ilk defa 12 yaşındayken uçtu,17 yaşında iken kardeşi François'i kaybetti. Bir süre denizcilik okulu oku, sonrasında mimarlık okudu ama mezun olmadan okuldan ayrılıp Fransız Ordusuna katıldı ve Fransız Hava Kuvvetlerine geçti. Ailesi ve nişanlısı Louise Lévêque de Vilmorin'in ısrarı ile ordudan ayrılıp Paris'te bir ofiste çalışmıştır. Bu dönemde nişanlısı ile ayrıldı ve 1926'da tekrar uçmaya başladı. Air France'ı oluşturan havacılık şirketlerinden biri Aéropostale’de posta pilotu olarak Toulouse-Dakar seferleri yapıtı ve daha sonra Güney Fas’taki İspanyol bölgesi olan Cape Juby Havaalanı’nda çalışır. Buradaki görevlerinden biri de, Sahra’ya düşüp yerli kabileler tarafından esir alınmış pilotlar için bu kabilelerle müzakereler yapmaktı. Fransız hükümeti bu görevi dolayısıyla onu Légion d’honneur nişanıyla ödüllendirir.1926’da işi nedeniyle Arjantin’e taşınır. 1931 yılında, daha sonra Küçük Prens’teki Gül’e ilham kaynağı olacak olan Consuelo de Saint Exupéry ile Paris’te evlenerek kitabı yazar. 1935 yılında André Prévot ile birlikte Paris-Saigon arası uçuşta rekor kırmaya çalışırken Libya Çölü’ne düştü,ekibi ile. Zorlu geçen dört gün sonunda bir bedevi tarafından bulunurlar. Antoine de Saint-Exupéry, İspanyol İç Savaşı sırasında muhabir olarak da görev yapmış. İkinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde orduya tekrar karılır. Fransa yenilince ABD’ye gider. Eserleri Vichy Fransası’nda yasaklanmış. Yüzbaşı olarak Amerika Hava Kuvvetleri’ne katılır. 31 Mart 1944'te bir uçuşu sırasında vurularak denize çakılır ve yazarın . uçağının enkazı ancak 2000 yılında bulunabilmiş.

Giresun Evladım Sana Diyorum oku iz bırak ekibi ile hazıran atında Bir Çift Yürek kitabı ile bu kitabı okuyoruz.İki kitap arasında başka kitaplar okudum ki hem unutmayayım hemde rahatça yetiştireyim diye. Tarihi ne kadar bilmesem de rahatça okuyup yetiştirdim, iki kitabı da. Kitabın başında yer alan “Bu kitabı dostum Henri Guillaumet’e adıyorum.” sözü ilerleyen sayfalarda cevap olarak karışımıza çıkıyor. Guillaumet, Saint-Exupéry’nin Aéropostale’da beraber çalıştığı pilot arkadaşlarından biridir. Kitabın bir kısmında onu ve ona dair bir anısına yer vermesi oldukça güzeldi.

Guillaumet, kış aylarında And Dağları üzerinde seyrederken bir fırtınaya yakalanmış ve dağa acil iniş yapmak zorunda kalan uçak ve pilotun kendisi. Rüzgar o kadar serttir ki uçaktan çıktığında ayakta duramıyor. Kardan bir sığınak yapmış ve orada iki gün iki gece kalmak zorunda kalmış. Daha sonra fırtına dinerek, beş gün dört gece yürümüş.

Guillaumet’in kaybolduğunu duyunca pilot arkadaşları uçaklarıyla onu aramaya çıkar. Saint-Exupéry de onlardan biri doğal olarak. Zaman ilerledikçe umutları tükenmeye başlar. Saint-Exupéry’nin tabiriyle “beş frank için cinayet işleyebilecek” kaçakçılar bile o mevsimde arama yapmayı kabul etmez ve “Kış vakti Andlara giren çıkamaz.” derler. Şilili memurlar da onlara artık aramaktan vazgeçmelerini şöyle söyler: “ Kış ortasındayız, iniş sırasında arkadaşınızın başına bir şey gelmemiş olsa bile, geceyi orada geçirmişse kurtulamaz. Yukarıda gece üzerinden geçerse insan donar.” İşte, böyle bir yerden kurtulmayı başaran Guillaumet'i kutladım. Bir an boynuna sarılasım geldi kurtulduğu için. 

Bu uzun yürüyüş sırasında bir ara yere düşen Guillaumet, pes etmek üzere olduğunu ve başından geçenleri arkadaşlarına anlatırken şöyle anlatıyor: “Karımı düşünüyordum. Sigorta poliçem onu sefillikten kurtarabilirdi.” Daha sonra aklına bir insanın kaybolduğunda ölü kabul edilebilmesi için dört yıl geçmesi gerektiği geldiğini de ekler ama buna rağmen yürümeye devam etmiş. “Onun büyüklüğü kendini sorumlu hissetmesiydi” diye söyler  yazar ve ekler: “Kendine, postasına, onu bekleyen dostlarına karşı sorumluluk duyuyordu. Dostlarının acıları da sevinçleri de onun ellerindeydi. Uzaklarda, canlıların yuvasında, yeniden kurulan ve kendisinin katılmak zorunda olduğu şeye karşı sorumluydu. Mesleği ölçüsünde birazcık da insanların kaderinden sorumluydu. Guillaumet şu deliduman ve âlicenap ufukları yapraklarla kapatma vazifesi üstlenmiş şu deliduman ve âlicenap adamlardandı. İnsan olmak, kesinlikle sorumluluk sahibi olmak demekti. İnsan olmak, suç kendisinin olmasa bile o suçtan utanmaktır. Bir dostunun sebep olduğu bir zaferden gurur duymaktır. Kendi taşını yerine yerleştirerek dünyanın kurulmasına yardım etmektir.”


And Dağları’nın ölümcül kışından sağ kurtulan Henri Guillaumet’in hayatı, 1940 yılında uçağın bir İtalyan savaş uçağı tarafından vurulması sonucu Akdeniz’e çakılmasıyla son bulur. İnsanların Dünyası; Havayolu, Arkadaşlar, Uçak, Uçak ve Gezegen, Vaha, Çölde, Çölün Ortasında ve İnsanlar olmak üzere sekiz bölüm var. Saint-Exupéry bu kitapta başından geçen bazı şeylere yer vermesi, Küçük Prens kitabı gibi özel kılıyor. Mesela 1935 yılında Libya Çölü’nde geçirdiği kazayı, Mağripli bir köleyi efendisinden satın alarak azat etmesini ve kölenin özgür olduktan sonra başından geçenlere de yer vermesi güzeldi. Yazarın hayata bakış açısını ve anılarını  yansıtan eşsiz bir kitap. Küçük Prens gibi renkli bir kitap değil, biraz karamsar geldi,bana ama Küçük Prens kitabı kalitesinde eşsiz bir yapıt. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar.

Veronique Maciejak-Kraliçe Arı Şarkı Söylediğinde Arılar Dans Eder


 Herkese merhaba 😃☀️🌞 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Marie ana karakterimiz. Marie'nin tek amacı ve isteği mükemmel bir anne olmak. Asla sesini yükseltmeyen, organik beslenmeye özen gösteren, çocuklarına vakit ayıra onları en iyi şekilde yetiştirmeye çalışan, kendine çok vakti ayırmayan bir annedir. Bitkin ve bunalmış hissediyor,çünkü hem günlük yaşamın kısıtlamaları hemde ergen bir oğul,hassas bir ortanca oğul,yerine duramayan bir çocuğu daha var. Bun gidişattan hiç memnun kalmayınca tam tersi bir şekilde bağıran, cezalandıran ve suçluluk duygusuyla baş edemeyen biri haline geliyor. Bir arkadaşının ısrarı ile özel bir kampa giderek kamp öncesi hayatı,kamp hayatı ve kamp sonrası hayatını öğreniyoruz. Değişimin ta kendisini görüyoruz. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

9 Haziran 2024 Pazar

Nadia Hashimi-Kadife Pantolonlu Çocuk


 Herkese merhaba 😃🌞☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bir şey öğrenmiş olmanın mutluluğu var, üzerimde. Öğrendiğim şey ise 'bacha posh' kavramı. Bu kavram bana doğduğumuz ev kadar doğduğumuz ülkenin de çok önemli olduğunu hatırlattı. Bizler kadar şanslı olmayan, normal kabul ettiğimiz şeylerin başkaları için özgürlük demek olduğunu hatırlattı. Bu kavram Afganistan'da bir adet imiş. Erkek çocuğu olmayan aileler, kız çocuklarını erkek çocuğu gibi kısa saçlı yapıp, erkek gibi giydirerek erkek gibi davrandılarsa bir erkek çocukları olacağına dair inanç imiş. Ergenlik dönemine gelmeden tekrar kız çocuğu haline tekrar döndürülüyorlar. Ana karakterimiz Obayda bir kız çocuğudur ve ailesinde bir erkek çocuğu yoktır. Yengesinin ısrarı ve baskısı ile aile Obayda'57 bacha posh yapmak için ikna ederler. Saçları kesilir, erkek gibi giydirilir ve Obayd ismini alarak oğlum adıyla seslenir, ailesi. Kız kardeşleri gibi ev işleri yaptıramaz,çünkü erkektir. Erkekler gibi oynaması, ağaca tırmanması ve bisiklet binmesi gibi şeyler yapması beklenir; ayrıca okulda erkek tarafında yet alması gerekmektedir. Afganistan'da kızlar ve erkekler ayrı binalarda okumaktadır,kızların birçok yönden özgürlükleri kısıtlanmıştır. Bachs Posh ile başta başta kızlar zorlansa da kavuştukları özgürlükten vazgeçmeleri zor olur. Obayda'non ailesi diğer ailelere göre daha sevgi dolu ve hoşgörülü olsa da baskı yüzünden yapmak zorunda kalırlar. Hele ki bu baskı bi akraba yüzünden ise ki bu akraba çok tanıdık gelmedi mi,sizlere de? Toplumdaki herkes buna ortak oluyor. Kendilerinin de vaktiyle bir kız çocuğu olduklarını hatırlamıyorlar mı? Farkında olsalar da devam ediyorlar. Kızdan erkeğe geçiş, erkeklikten kızlığa geçiş baskısı kimlik karmaşası ve travma yaşatmaz mı? Dışardan eleştirmek kolay ve fikir üretmek kolay ama asıl mesele içeriden bir şey yapmak asıl mesele. Keyifli okumalar. 

Luis Prats Martinez-Sahibini Bekleyen Köpek Hachiko

 


Herkese merhaba 😃🌞☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Günün son kitap yorumu. Gerçek bir hikayeye dayanıyor. Biri Japon yapımı (1987), biri ABD yapımı (2009) olmak üzere iki kere filmi çekilmiş bir kitap. Resimleri ve anlatımı beğendim. Etkinlikli kitabını ile okumada dikkati artıyor. Tokyo'nun beş yüz kilometre kuzeyinde bulunan Odate yakınlarında bir çiftlikte dünyaya gelen, Akita cinsi bir köpek olan Hachiko birkaç aylıkken Tokyo Üniversitesinde Profesör olan Eisaburo Yeno tarafından sahiplenilir ve Shinuya mahallesine gelir. Profesör Eisaburo ile Hachiko arasında özel bir bağ vardır. 1935 yılında Tokyo Üniversitesinde verdiği konferansta beyin kanaması geçiren Profesör Eisaburo ölünceye kadar, bir buçuk sene Shibuya'da yaşar. Bu ölümden  sonraki on yılı Profesör'ü bekleyerek geçiren Hachiko her gün aynı saatte, profesörü trenden indiğinde karşılamak İçin istasyon meydanına gelir. Herkes bu köpeğin heykelini yapmasını ister. Heykel yapılır ama İkinci Dünya Savaşında yıkılır ve tekrar yapılır. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

Gill Lewis-Beyaz Yunus

 


Herkese merhaba 😃🌞☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Günüm ev işleri, KPSS çalış ve kitap okumakla geçti. Bugün için sizlerle paylaşacağım bir kitap daha var. Etkinlik kitabı ile yer alması okumayı daha iyi ve etkili hale getiriyor. Kara adında bir kız var,kendisi ana karakterimiz ve bu kızın annesi birden kaybolur,sebepsiz bir şekilde anne ortadan kayboluyor, eskiden  annesi ile yunusları izleyen kara yunusları görünce annesinin de geleceğini düşüncesine inanır ve bu yüzden beyaz yunuslar hep ona cazip gelir, yunusları çok seviyordur ve bir bağ kurmuştur.

Kara dışarı da pek rahat edemeyen, okul durumu iyi değildir ve en zoru ise okumakta güçlük çekmesidir ki annesi bir anda ortadan kaybolduğu için arkadaşları onunla acımasızca dalga geçmekte. Hem akran zorlanılıyor hem disleksi yaşadığını görüyoruz. 

Kara denizden hoşlanır ve yüzmekten, balıklar ile ilgilenmekten ve Moana ile gezinti yapmayı sever. Kara'nın ve babasının teknesinin adı Moana ve Kara en çok baba ile tekne turu yapmayı sever, tekne ile rahatlar ama bazı maddi sıkıntılar nedeni ile Moana'yı satmak zorunda kalırlar.

Yine sabit mekanı olan sahil kıyısına gittiği bir gün, Kara gün  sahilde  gezerken kıyıya vurmuş bir yunus görür ve onu iyileştirmek için bir sürü ilgili kişilere haber verir ve Beyaz Yunus serüveni başlar. Yunuslar ile kurduğu bağ, annesi ile kurduğu bağa benzettim. On yaş ve üstü herkese uygun. Keyifli okumalar. 

Ahmet Mithat Efendi- Henüz 17 Yaşında

 


Herkese merhaba 🌞😃☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Yazar, 1870 yılında kaleme aldığı Mihnetkeşan, günümüz ismiyle kitabın ismi olan Henüz 17 yaşında isimli kitabında küçük yaşta geneleve düşen bir kızın, merhametli bir adam tarafından kurtarılmasını ele alıyor. Kitapta, Dakik Bey isimli bir adam, tanıştığı genç bir kızı buradan kurtarıp onunla evlenir ve mutlu bir aile kurar. Bunu yapan kişilere karşı oldukça sert bir tutum olan Osmanlı’da, düşmüş kadına acıyan bir yaklaşım sergilemek olağan bir durum değildir. Yazar, olağan olmayan bu temayı kitabı yazımından on yıl sonra genişleterek yeniden kaleme alarak daha insancıl bir bakış ile tekrar sunar.

Kitap, Ahmet Efendi ve Hulusi Efendi isimli iki arkadaşın, Fransız Tiyatrosu’na gidişiyle başlar ve eğlenceleri sırasında fazla alkol alan bu iki arkadaş, geç saatteki çıkışlarında yağmur sebebiyle evlerine dönemez ve otellerin de misafir kabul etme saatleri geçmiş olması nedeniyle, çareyi bir genelevde sabahlamakta bulurlar. Geneleve gittiklerinde Hulusi Efendi, birer kız seçme konusunda ısrarcı davranır. Ahmet Efendi her ne kadar yalnızca uyumayı düşünse de, arkadaşının ısrarını kıramayarak kendisi için seçilen kızla odasına gider ve odaya çıktığında, kızı göndererek uykusuna dalar. Gece dikkat etmediği bu kızla ancak sabah uyandığında tanışır. Henüz on yedi yaşındaki Kalyopi, Ahmet Efendi’nin ilgisini öylesine çeker ki, bu tanışmayı takip eden zaman içerisinde her ikisi için de önemli olaylar olur. Ahmet Efendi genç kızın hikayesine ve genelevin arka planına duyduğu merakla Kalyopi’yi sürekli ziyaret ederek öğrenmeye çalışır. Hikâyesini öğrendikçe de onu düşkün hayatından kurtarmak için planlar yapmaya başlar. Kitap, ahlâk timsali bir karakter olarak oluşturulan Ahmet Efendi karakteri ile, dönemin ahlâk yapısını özümseyerek aktarıyor. Yalnızca Ahmet Efendi’nin davranışları ve düşünceleri ile değil, yazarın yansıması da bu anlamda dikkat çekiyor. Esasında, doğu ve batı ahlakı arasında şekillenmekte olan dönem insanının hallerini iyice anlıyoruz ve bunu yaparken akıcı, sürükleyici, merak uyandırıcı bir şekilde araştırmaya iterek yapıyor, yazar . Geneleve giden erkekler ve oradaki kadınlar hakkında düşüncelere ve araştırmalara itiyor, yazar. Keyifli okumalar. 

Ahmet Mithat Efendi - Çingene


 Herkese merhaba 😃🌞☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bugün sizi yorumlarımla bunaltabilirim, kusura bakmayın. Okuduğum kitapları sizlerle peşpeşe paylaşacağım, bir gün olucak. Yazar, 1887 yılında yayınladığı bu eserde, bir çingene kızın eğitilmesi üzerinden etnik ayrımcılık üzerinden anlatılması üzerinden konuyu işlemekte. Konuyu, dönemin şartları içerisinde ele alır,Tanzimat döneminin etkisiyle ve toplumsal düşünce ile kendi ideal düşüncelerini kıyaslayarak anlatılmakta. Bunu birçok bölümde, ana karakterini toplumsal statüsü onun kadar yüksek olan yan karakterler ile tartışmaya halinde yapmaktadır. Karakterin yalnız anlatıldığı anlarda ise, maruz kaldığı toplum baskısı sebebiyle, davranışlarındaki değişiklikleri öğreniyor ve sorguluyoruz. Tarzı gereği ve okuduğum kitaplarında olduğu gibi, okuyucusuyla konuşmayı eserinde ihmal etmediğini fark ettim.

Roman, kendi içerisinde uzun sayılabilecek birkaç sayfalık Kağıthane tasviri ile başlar. İstanbul'da okumuş biri olarak hiç gitmediğim Kağıthane'yi öğrenmiş oldum,tabii o dönemin Kağıthanesini. Bunu, oraya yol almakta olan bir sandalın ve içerisindeki altı arkadaşın betimlemesi yer alır. Şems Hikmet Bey’i ve arkadaşlarını sırasıyla tanıştırır ki sanki kitabın işindeymiş gibi hissederiz ve gerçekmiş gibi hissediyoruz. En azından ben öyle hissettim. Grupta hem etnik hem de mesleki açıdan oldukça farklı kişiler yer alıyor. Önce bu kişilerin fiziki özellikleri ve günlük hayatları yazar tarafından anlatılıyor. Ardından Kâğıthane eğlencesine giderler ve bu eğlence sırasında yanlarına gelen çingene grubundaki Ziba isimli bir kız, güzelliği ve sesiyle grubu etkisi altına alır. 

Şems Hikmet Bey, Ziba’ya aşık olur fakat çingenelerin toplumdaki yeri ve toplumun bakış açısı yüzünden bunu dile getirmesine engel olur. Aşkını merak kisvesi altına gizleyerek çingenelerin eğitimle medeni insanlara çevrilebileceğini düşüne ve bu düşüncesini savunur. Buna dayanarak, Ziba’yı tanıdığı bir kadının evine yerleştirir ve eğitim almasını sağlayarak toplumsal değişim olması için uğraşır. Eğitim devam ederken, Şems Hikmet Bey’in üzerindeki toplum baskısı da artmaya başlar ve ön atak olduğu şeye karşı düşünür. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

Joseph Conrad - Karanlığın Yüreği

 

Herkese merhaba 🌞😃☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. İş Bankası Kültür Yayınları Eylül 2022, 4. Baskısını okudum. Anlatıcı, Charles Marlow isimli bir kaptanın anlattığı serüvenini aktarıyor. Dikkatimi tam veremediğimden sanırım anlatıcının adı aklımda kalmadı.  Afrika’nın kalbine gidişi, burada bir teknenin kaptanı olarak Kongo Nehri’nin derinliklerine seyahat edişini ve yaşadıklarını anlatıyor. Bir yandan Afrika’yı sömüren kendisi gibi beyaz insanlar, bir yandan da beyazların “düşman, hükümlü, işçi ve isyancı” diye ad taktıkları yerel halk hakkında bilgi edindiğimiz bir kitap.

Anlatıcı, arkadaşlarıyla birlikte Londra’da Thames Nehri’de Charles Marlow isimli bir kaptanın misafiri olarak bulunduğunu belirtmeliyim. Kaptan sohbetleri sırasında başından geçen bir olayı anlatmasını, yazarın denizcilik yapması ile ilişkilidir. Olay Marlow’un Afrika’ya bir ticaret şirketi için çalışmaya gitmesi ile de alakası bulunmakta. Çok az bilinen bölgelerden birine bir geminin kaptanı olarak atanır. Kongo Nehri’nin derinliklerine seyahat ederek, buradaki yerel halkla karşılaşıp ve gördüklerini de beyazların sömürgeciliği ve yerel zenci halkın da uğradığı ırkçılığı okura aktarır. Samimi, içten ve gerçekçi bir anlatım var.

Marlow’un çalıştığı şirket Afrika’ya daha çok fildişi için gelmiştir. Ki biliyorsunuz fildişileri oldukça kıymetli ve değerli. Şubeleri birçok değerli şeylerle birlikte en çok da fildişi toplayan bir şirket. Şubelerde toplanan fildişiler de ana merkeze gönderilit. İşçi olarak ise yerel halkı köle olarak kullanıyorlar. Sömürgeciliği çok iyi anlatmış. 

Tam adı Józef Teodor Konrad Korzeniowski olan yazar, 1857 yılında Polonyalı bir anne-babadan Ukrayna'da doğar ve ailesi sürgün edilince bir süre Rusya’da yaşar ve daha sonra denizcilik yapmıştır. Eserlerine konu olan denizcilik hikâyelerini de uzun yıllar denizcilik yaptığı dönemde toplar ve sunar. 1884 yılında İngiliz vatandaşlığına geçen yazar, Karanlığın Yüreği’ni de İngilizce yazar. Keyifli okumalar. 

6 Haziran 2024 Perşembe

Müjdat Gezen - Her Şeye Hakkınız Olabilir Umutsuz Olmaya Asla!


 Herkese merhaba 😃☀️🌞 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Sevdiğim bir sanatçının hayatını, görüşlerini ve düşüncelerini söyleşi işe okumak güzeldi. Söyleşiyi yapan Damla Karakuş idi. Birinci baskı Şubat 2024, ikinci baskı mart 2024te yapılmış. Yakından tanımak, kurduğu eğitim merkezi, hayatabakış açısı, ailesine ve Atatürk'e verdiği değer,tiyatro vr kitap sevgisinin nereden geldiğini okumak güzeldi. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. 

3 Haziran 2024 Pazartesi

Marlo Morgan - Bir Çift Yürek

 


Herkese merhaba 🌞😃☀️ 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Evladım Sana Diyorum Giresun Oku İz Bırak okuma grubu ile bu ay okuyacağımız iki kitaptan biri. Diğeri ise İnsanların Dünyası ve bu kitabı da yakında paylaşacağım.

Klan Yayınlarının 43. baskısını okudum. 251 sayfalık bir kitap. Yazarın Avustralya'da yaşadıklarından esinlenerek yazdığı bir kitap. Teşekkür ve yazardan okura notları ile başlıyor. Minik Aborijinler kabilesini herhangi bir yasal sorundan koruyabilmek amacıyla kimliklerini gizlemek isteyen dostlarına gösterdiği saygı ilke bazı ayrıntıları elemiş. Yazarın amacını beğendim, kutsal mekanını gözlerden ırak kalmasını sürdürmek ve kabileyi korumak. Önemli tarihsel bilgilere yer verilmesini beğendim.

Karakterlerimiz hakkında bilgi vereyim; Marlo Morgan hayatınının monotonluğu ve düzlüğünden bıkmış, yorulmuş, değişim arayan,hırslı olduğu kadar yardımsever ve çocuk ruhlu biri; Oota kabilede İngilizce bilen tek kişi ve elinden geldiğince Morgon'ın sorularını yanıtlayarak hem kendinlerimi tanımasına hemde anlayıp, özümsemesine yardımcı oluyor; Kara Kuğu kabilenin reisi, bilge biri, kabileye dair tüm sırların sırasıyla ifşa edilmesini sağlayan kişi. 

Gerçek bir olaya dayanan bir kitap olduğunu unutmadan; Kansas City’de Marlo Morgan bir tıp pratiği yaparken sabah ofisine yapılan bir telefon görüşmesiyle başlar ve merak uyandırır. Bir süre Avustralya’da çalışmak için bir teklif alır ve hayatında bir değişiklik yapmak isteyen Morgan bu teklifi kabul eder ve birkaç yıllığına Avustralya’ya yerleşmeye gider. Avustralya’da eğitimine devam ederken, Amerikalıların Kızılderililere davrandığı gibi, Avustralya’nın yerli halkı olan Aborjinlere de kötü muamele edildiğini görür. Onlara iyi davranarak sorunlarıyla ilgilenmeye başlar ve yerlilerin hayatına olan ilgisi artarak kaynaşmaya başlarlar. Morgan’ın sorunlarıyla ilgilendiğini ve onları daha yakından tanımak istediğini gören bir grup Aborijin kabilesi onu bir toplantıya davet ederler. Morgan, Anakara’nın diğer tarafında yaşayan ve kendi benliğini kaybetmeyen böyle bir Aborijin kabilesiyle tanışacak ve hakkında daha fazla şey öğreneceği için bu toplantıya özel bir şekilde hazırlanır ve bu yolcuğuluğun daha ilk dakikasından çok şey öğrenmeye başlar. Ayrıca şehirde yaşayan Aborjinlere yaptıklarından dolayı takdir bekleyen yazar için bu buluşma beklediği gibi olmaz. Oota adında bir Aborijin kabile üyesi eski bir ciple gelir ve Morgan’ı buluşma yerine götürür. Uzun bir süre çölün ortasına gittikten sonra buluşma yerine vardıklarında yazar kendini bir grup yerliyle birlikte çölün ortasında bulur ve yorulur.

Önce tüm eşyalarını çıkaran Morgan’a giymesi için bir bez parçası verirler. Yerliler arasına kabul edildikten sonra bütün eşyaları yakılır. Buna bir anlam veremez. Çıplak ayaklı bir bez parçası olan Morgan’dan onlarla yürüyüşe gelmesini isterler. Bu teklifi kabul eden Morgan için çöldeki ruhsal yolculuğu burada başlar. Bu kabilede insanlar hayatları boyunca yaptıkları işlere veya olaylara göre isimlerini alır ve değiştirir. Çünkü Modern toplumdan geldiği ve bir insan olarak değerlerinin köreldiği için Morgan’a “mutant” derler ve hayatın gizemini yeniden görmesini sağlayarak onu dönüştürürler, dönüşüm ile duygu, düşünce ve davranışları değişmeye başlar. Kabilede kendilerine “gerçek insanlar” diyorlar.

Yazar, daha önce ilkel olarak gördüğü bu insanların doğayla nasıl bir arada yaşadıklarını şöyle anlatıyor; bu kuru çölde asla aç ya da susuz olmadıklarını ve olamayacaklarını; birbirleriyle konuşmadan iletişim kurarlar; karşılaştıkları her türlü sağlık sorununu çözebilecek bilgi birikimine sahiptir; açgözlülük, kin, nefret, saldırganlık gibi olumsuz duyguları yok; asla yalan söylemezler ve yalanın ne olduğunu bilmezler; hiçbir olayı veya kişiyi yargılamadıklarını; Dünyada olup biten her şeyin farkında olduklarını ve daha birçok olağanüstü yeteneğe sahip olduklarını görür. Dört ay süren bu uzun yolculukta ilk günden itibaren bu zorlu yolculuğun zorluklarıyla mücadele etmek zorunda kalır. Karşılaştığı her zorlukta dayanıklılığı sınanırken, herşeyi de değişir. Aborjinler onu kendilerinden biri olarak kabul eder ve çölün çorak coğrafyasında her türlü zorlukla baş etmeyi, bitki ve hayvanlarla uyum içinde yaşamayı öğrenir ve hayatına da uygulamaya başlar.

Morgan, yerlilerin hayatını kendi hayatıyla, iki tarafın felsefeleriyle bakış açılarını karşılaştırır. Aborjinlerden öğrendikleriyle birlikte insan olarak sahip olması gereken değerleri yeniden kazanır ve uygulamaya başlar. Bunun üzerine kabile reisi olan soylu Kara Kuğu’ya her iki toplumun kültürünü anladığı ve içinde barındırdığı için “Çifte Yürek” lakabı takılır. Yürüyüşün sonu yaklaşırken, yürüyüşün asıl amacı olan büyük sırlarını Morgan’a verirler. Aborjinler için kutsal olan o yeri gördükten sonra bu insanların elli bin yıllık kültürünün felsefesini daha iyi anlar. Daha sonra Moragan’a yolculuğun gerçek nedenini açıklarlar: Morgan’ı haberci olarak seçmişler ve tüm sırlarını açığa çıkarmışlardır. İnsanların medeniyet ve gelişme adı altında doğanın dengesini bozduklarını ve her şeyi tükettiklerini, bunun için dünyadaki varlıklarına son vermeye karar verdiklerini anlatıyorlar. Gelecek nesle yaşam için fazla bir şey kalmadığını söyledikleri için, Morgan kabilede neden genç insan olmadığını ve sorunların nasıl ortaya çıktığını anlıyor.

Morgan’dan son mesajlarını iletmesini rica ederler. Morgan, insanların dünyaya verdiği zararı açıklamak ve yapılması gerekenleri bildirmek için onlarla birlikte gider. Avustralya’daki işi biter bitmez Amerika’ya döner ve bu macerayı anlatarak, öğrendiklerini bu macerada uygulayarak ve en önemlisi yazdığı kitaplarla bu macerayı herkesle paylaşmaya ve mesajı herkese iletmeye çalıştı ama ne kadar anlaşıldı, uygulandı muamma.

Binlerce yıldır sahip çıktıkları kültürleri, inançları ve farklı yaşam tarzları ile Aborjinler, her daim merak konusu. Amerikalı bir sağlık çalışanı olan Marlo Morgan, işi gereği bir süreliğine Avustralya’da bulunmuş, gerçekten. Ve bu süre içerisinde yerli halka da özel bir ilgi duymuş. Burada Avustralya’nın en eski ve köklü halkı olan Aborjinlerin yaşamını derinlemesine inceleme fırsatı yakalayan yazar, onlar hakkında öğrendiklerinden fazlasıyla etkilenip, çok şey öğrenip uygulamış. Daha sonra ise bu öğrendiklerini herkese aktarabilmek adına kitabı kaleme aldı.

Yazarın kendi ağzından okuyucuya aktarılıyor. Kabileye duyduğu ilgi ve yardımı yapıyor. Bu durumdan fazlasıyla memnuniyet duyan Aborjin kabilesi, Morgan’a teşekkürlerini sunmak üzere bir davette bulunuyor.Bu davetle teşekkürünü bu şekilde yapması güzel. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar.